Yeni medya, kendisinden önceki medyaların geleneksel bir hale bürünmesinde etkin rol oynayan bir araçtır. Bir zamanların yeni medyası televizyon günümüzde artık geleneksel medya kategorisinde yer almaktadır. Televizyonun yerini ise çağın en büyük nimetlerinden olan internet ve onunla birlikte var olan birçok araç almıştır.
Julian Assange |
İşte WikiLeaks bizlere bunun yanıtını veriyor. Çin, ABD, Tayvan, Güney Afrika, Avustralya ve Avrupalı bir grup muhalifin arkasında bulunduğu WikiLeaks, kendisini hükümetlerin ve diğer organizasyonların hassas bilgilerini yayınlayan bir örgüt olarak tanıtmaktadır. İsveç merkezli olduğu bilinen ve 4 Ekim 2006 tarihinde internete katılan bu oluşumun en bilindik yüzü ise Avustralyalı gazeteci ve aktivist Julian Assange.
WikiLeaks'in geçmişini anlatan aynı isimli belgeselde de gördüğümüz
üzere, örgüt birçok ülkenin çok gizli bilgilerini internet ortamında
"dünya vatandaşları"na açmış ve görevini yerini getirmiştir. Kimi
belgeler büyük devletlere ek olarak tüm
dünyada sansasyonel etkiler yaratmayı başarmıştır. Birçok ülkenin WikiLeaks'i
düşman olarak gördüğü ve çalışanlarını tutuklamak istediği de bilinen bir
gerçek. Kısa bir süre önce açıklama yapan ABD Adalet Bakanı Jeff Sessions da
birincil önceliklerinin bu olduğunu dile getirmişti.
20. Yüzyıl'ın en büyük sosyologlarından Michel Foucault, görünmez bir iktidarın
hayatlarımızın içine kadar sızmış olduğundan söz eder ve bunu da
"Panoptikon" metaforu ile açıklar. Her şeyi gören ulu bir gözün
varlığı, insanları izlenme psikolojisine sokmaktadır. Ezelden beri süregelen bu
anlayış biçimi iktidar sahiplerinin elini güçlendirip hayatta kalmalarını
sağlarken, insanları da denetim altında tutmayı sağlamaktadır.
Jeremy Bentham (solda), Michel Foucault (sağda) |
Mısır Mitolojisi'ndeki "Horus" figürü, YüzüklerinEfendisi serisindeki "Sauron" karakteri, George Orwell'ın 1984 romanındaki "Big
Brother" olgusu insanlarda sürekli bir izleniyor olma düşüncesi
yaratmaktadır. İşin kurgu yönünü bir tarafa bırakırsak eğer, günlük hayatımızda
neredeyse her adımımızı izleyen kameraların varlığı bu duruma çok iyi bir örnek
olarak verilebilir. İnsanların adeta birer distopya içinde yaşadığını söylemek
elbette yanlış olmaz.
İçinde bulunduğumuz çağda insanlar daha bilinçli, eğitimli
ve güçlü olmasına rağmen, günlük yaşantılarında her an izlenildikleri
düşüncesiyle zaman zaman otokontrole başvurmaktadırlar. Sosyal medya hesaplarımızdan
paylaştığımız şeyleri üçüncü kişilerin görme tehlikesi, telefonumuz ve
bilgisayarımızda tuttuğumuz dosyalara birilerinin erişebileceğini bilmek her
şeyden önce daha temkinli olunmasını sağlamaktadır. Vardığımız sonuç ise
Jeremy Bentham'ın "görünmeden gözetleme" olgusunun içimize işlemiş
olduğudur. Bir nevi, bizler için "sürekli gözetleniyormuş hissi"
yaratan var olan iktidardan korkarak yaşıyor ve o iktidarın kendi devamlılığını
sağlamasına katkıda bulunuyoruz.
Devletlere bağımlı olarak yaşamak zorunda olan insanların,
herhangi bir devlete aidiyet duygusu bulunmayan WikiLeaks tarafından aslında
bir nevi gözetildiği sonucunu çıkarmak mümkün. Dünyada olup bitenler hakkında
insanları bilgilendiren ve bilinçlendiren bu örgüt, insanları denetim ve
gözetim altında tutanları gözetleme işini üstlenerek bir karşı atak
oluşturmakta ve insanların içini bir nebze de olsa ferah tutmasını
sağlamaktadır.
Sonuç olarak, iktidar mekanizmaları kusursuz bir şekilde
işlemeye devam ediyor ve bunu teknoloji ve onun getirilerinden biri olan yeni
medyayı kullanan halk üzerinden sağlıyor. Gözetlenenlerin sırtından geçinmeyi
adet haline getiren iktidarlar devamlılıklarını sürdürürken, onların karşısına
geçip tokmağını masaya sert bir şekilde indiren WikiLeaks tebriği ve desteği
hak ediyor.
Kelime Sayısı: 521
Kelime Sayısı: 521